İtalya’dan başlayarak önce Avrupa’ya, sonra tüm dünyaya yayılan “Dünya Kediler Günü” , kedilerin yaşam kalitesini artırmak için harekete geçilmesi gereken bir gün olarak kabul ediliyor. Kedilere yönelik bu kutlama gününde genellikle kedilerin sevdiği yiyecekler alınıyor. Sokak kedileri için de uygun yerlere mamalar bırakılıp kedi evleri yapılıyor.

Peki 17 Şubat nasıl ortaya çıkmış? Her şey, bugünden 35 yıl önce Claudia Angeletti isimli İtalyan gazetecinin bir dergide anket oluşturmasıyla başlamış.
Oriella Del Col’un 17 Şubat teklifi bu anketin kazanan sonucu olmuş. O zamandan beri 17 Şubat “Dünya Kediler Günü” olarak kutlanıyor.
(Fotoğraf: Şura GÜNDOĞDU)
Tabii ki bu tarihin seçilmesinde ilginç etkenler var. Bunlardan biri asırlardır gerçekliği tartışılan astroloji ile ilgili. Kimimiz astrolojiye inanıyoruz, kimimiz inanmıyoruz ama hepimiz biliyoruz ki astrolojide bu ay, özgür ruhlarıyla tanınan Kova burçlarına aittir. Tıpkı bunun gibi kimimiz kedileri seviyoruz, kimimiz sevmiyoruz ama hepimiz biliyoruz ki kediler de kural tanımaz ve özgürlüklerine düşkündür. İşte bu sebeple 12 ay içinden Şubat seçilmiş. Tamam Şubat ama neden 17 dediğinizi duyar gibiyim. Gelelim 17 sayısı ile ilgili olan etkene. Nasıl ki bizim ülkemizin aksine bazı ülkelerde 13 sayısının uğursuz olduğuna inanılıyorsa İtalya’da da 17 sayısı “uğursuz” olarak kabul ediliyor. İtalyanlar bu sayıyı belirsizliklerle özdeşleştiriyor. Kedilerin davranışlarının da öngörülemez olması ve türlü türlü belirsizlikler taşıması bu sayının seçilmesine neden olmuş. Acaba kedilerin, bizim duyamadığımız yüksek frekanslı sesleri algılayarak bu seslere tepki vermesi, bizim bu tepkileri anlamlandıramamamız nedeniyle, onların davranışlarını öngörülemez olarak nitelendirmemize mi yol açıyor? İngiliz şair Eleanor Farjeon, "Benim görmediğim şeyleri görebilen bir kedi her zaman tüylerimi ürpertir." sözleriyle bu durumu çok iyi bir şekilde ifade ediyor. 17 Şubat her ne sebeple seçilmiş olursa olsun, sokaklarımızı süsleyen ve fare istilalarından koruyan kedileri bize tekrar hatırlatarak kapının önüne bir kap yemek koymamıza vesile oluyor.
Tabii ki kediler için kutlama yapılan tek gün 17 Şubat değil. Her yıl 8 Ağustos’ta Uluslararası Kediler Günü kutlanıyor. Ayrıca bazı ülkelerin ulusal kedi günleri var. Mesela Amerika ve Rusya bu ülkeler arasında. Tabii Japonya’yı da unutmamak gerek. Japonya’da 1996’dan beri 22 Şubat Kedi Günü olarak kutlanıyor. İçinde bulunduğumuz kültürün hayvanlara ait sesleri algılamamızı etkilediğini hepimiz biliyoruz. Örneğin, Türkler bir köpeğin çıkardığı ses için “hav hav” ifadesini kullanıyorken, İngilizler “woof woof” ifadesini kullanıyor. Aynı şekilde Türkler kedinin çıkardığı ses için “miyav” diyorken Japonlar “nyang” diyor. 22 Şubat’ın Japonca okunuşu olan “ni ni ni” de Japonca “nyang nyang nyang” ifadesinin telaffuzunu çağrıştırdığı için o günü kedi günü olarak seçmişler.
CATSTANBUL

Kedi nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde kaldırımlara saçılmış kedi mamalarına rastlamamız oldukça normal bir durumdur. Bu bölgelerde gezerken sıklıkla sürücüleri dikkatli olmaları için uyaran kedi levhalarıyla karşılaşabiliriz. Hatta Kadıköy’de, kaldırımda oturuşuyla sosyal medyada fenomen olan “Tombili” adlı kedinin heykeli bile dikildi. Dünya üzerindeki diğer şehirlerde bu tarz manzaralara rastlamamız pek mümkün değildir. Bu nedenle, şehir “Catstanbul” olarak biliniyor. İstanbul kedileri vitrinde şekerleme yapmaktan veya bir kahve içeceğiniz mekânda sandalyenizi işgal etmekten asla çekinmiyor. Hatta toplu taşıma araçlarıyla seyahat bile ediyor. Bu görüntülerle, İstanbul sokakları adeta “Bir kedinin gözünde, her şey kedilere aittir.” İngiliz atasözünü canlandırıyor.

Tarih boyunca hemen her toplum kedilere ilgi göstermiş, onları sevmiştir. Hatta ünlü İngiliz yazar George Elliot, “En iyi arkadaşlarımız hayvanlardır. Ne soru sorarlar ne de eleştirirler.” sözleriyle bu durumun nedenini açıklamıştır. Galata Kulesi’ni ve Ayasofya’yı arkasına alarak misafirlerine poz veren kedileri sosyal medyada hepimiz görmüşüzdür. Misafir diyorum çünkü şehrin asıl sahipleri tabii ki kediler. Onlar yıllaar yıllar önce İstanbul’u fethetmiş. Peki kediler İstanbul’u nasıl fethetmiş? İstanbul’un bu sevimli hayvanlarla olan dostluğu, Anadolu ve Eski Mısır medeniyetlerine kadar uzanıyor. Bilimsel çalışmalar tüm kedilerin Anadolu ve Mısır kökenli olduğunu gösteriyor. “Nature Ecology & Evolution” dergisinde yayımlanan makaleye göre birden fazla üniversite ile ortak yürütülen bir araştırmada Claudio Ottoni, Wim Van Neer, Bea de Cupere ve Julien Daligault de dahil olmak üzere birçok bilim insanı 300’den fazla kedi kalıntısının DNA’sını inceleyerek bu sonuca ulaşmış. Eski Mısır kültüründe kediler o kadar kutsal sayılırmış ki “tanrı kral” olarak kabul ettikleri firavunlarla birlikte gömülürmüş. Çok tanrılı bir kültürü benimseyen Eski Mısırlıların “Bastet” diye adlandırdıkları tanrıçası kedi görünümündeymiş. Bastet’in koruma, zevk ve sağlık sağladığına inanılıyormuş. Tarımın ilk geliştiği bölgelerden biri olarak bildiğimiz Mezopotamya’da, kedilere olan bu sevginin temel nedeni kuşkusuz kedilerin tahıllara dadanan kemirgenlere göz açtırmaması ve bu canlıların hastalık yaymasını önlemesidir. Böylece, Anadolu’da kediler ve insanlar arasında kurulan samimi dostluğun ilk tohumları ekilmiştir. Anadolu’da avcı olarak beslenen kediler, Osmanlı Dönemi’nde şehir hayatına uyum sağlamış ve İstanbul’daki kedi nüfusu her yüzyılda artmıştır. Bugün şehrin bir bütünü olan patili dostlarımız, Osmanlı Dönemi’nde de başroldeymiş. Osmanlı İmparatorluğu’ndaki çoğu insan kedilere o kadar düşkünmüş ki onları beslemek için “mancacılık” olarak adlandırılan bir meslek bile varmış. Mancacılar onlara verilen yiyecekleri şehrin çeşitli yerlerine bırakıyor ve bunun karşılığında maaş alıyorlarmış. İnsanlar sokak hayvanları için vasiyet bile bırakıyormuş. Fırıncılara, kasaplara ve mancacılara vekaleten bırakılan paralar sokak hayvanlarını beslemek için harcanıyormuş. İstanbul’da hayvan haklarını korumak için padişah kararları dahi varmış. Böylece ekilen ilk tohumlar filizlenmiş ve kediler İstanbul’un her sokağının ayrılmaz bir parçası olmuş.
Dünyanın farklı şehirlerindeki dokuları eserlerine yansıtan İtalyan sanatçı Pierpaolo Rovero “İstanbul Kedileri Sever” adlı tablosuyla İstanbul ve kediler arasındaki bağı gözler önüne sermiştir. Rovero, “Kedilerin güzel şeyler için sezgileri var. Bu yüzden İstanbul’u evleri olarak seçmişler.” demiştir.

Üniversitemizin Orman Fakültesi Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü’nün aktardığı bilgilere göre, Türkiye’deki kedi türleri büyüklüklerine göre sırasıyla pars, vaşak, karakulak, saz kedisi, yaban kedisi, Asya yaban kedisi ve ev kedisidir. Türkiye coğrafyasının dört bir yanında bu türlerin her biriyle karşılaşabilirsiniz.
Hatice Beyza KARACA
KAYNAKÇA
https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-15010/bastet/
https://kultursanat.istanbul/haberler/istanbulun-kedi-tarihi
https://www.pierpaolorovero.com/products/istanbul-loves-cats
https://www.goodreads.com/quotes/115207-it-always-gives-me-a-shiver-when-i-see-a
https://www.brainyquote.com/quotes/george_eliot_104038
https://discover.hubpages.com/literature/77-Cat-Proverbs-And-Sayings
https://tarim.ibb.istanbul/tr/haberler/4572/ibbden-sokak-hayvanlari-calistayi.html
https://www.aa.com.tr/tr/yasam/turkiye-7-kedi-turune-ev-sahipligi-yapiyor/2500629
https://istanbulticaretgazetesi.com/avrupa-kedi-baskenti-istanbul
https://blog.turkishairlines.com/en/city-of-cats-istanbul/
https://kumbaradergisi.com/icerikler/dunya-kediler-gunu/
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-56099552
GÖRSEL KAYNAKLAR
20 Ağustos 2025