araştırma alanları

Briyofitler

Bitkiler aleminin ikinci en büyük grubunu oluşturan briyofitler (Yapraklı karayosunları, ciğerotları ve boynuzsuotlar), bu güne kadar yapılan çalışmalar sonucunda yaklaşık 1050 taksonla ülkemiz biyoçeşitliliğinde önemli bir yere sahiptir. Türkiye’de briyofitlerle ilgili ilk çalışmalar yabancı araştırmacılar tarafından başlatılmıştır. Ülkemizden ilk briyofit kaydının verildiği 1829 yılından günümüze kadar geçen zaman aralığında yapılan çalışmalar artarak devam etmiş ancak istenilen düzeye ulaşamamıştır. Bu çalışmaların büyük bir kısmı briyofitlerin taksonomisi üzerine gerçekleştirilmiş ve çalışılan alan itibarıyla Türkiye’nin hala büyük bir kısmı (Doğu Anadolu, Güney Doğu Anadolu ve İç Anadolu Bölgeleri) çalışılmamıştır. Briyofitler ekonomik öneme sahip bitkiler olup, ekonomik önemleri üzerine ülkemizde yapılan çalışmalar özellikle son yıllarda hızla artmaktadır. Bazı türlerin antibakteriyal, antitümör, antiülser, antifungal, antiviral ve antioksidan aktiviteleri belirlenmiş olup bu alanda yapılan çalışmalar her geçen gün artarak devam etmektedir. Ayrıca briyofitler hava kirliliğinin ve radyoaktif kirliliğin belirlenmesinde de çok önemli indikatör bitkilerdir.

Likenler

Likenler mantarlar ile alglerin birleşerek morfolojik ve fizyolojik bir bütün halinde meydana getirdikleri simbiyotik (ortak yaşam) birliklerdir. Fakat şekil ve yaşayış bakımından likenler kendilerini oluşturan alg ve mantarlardan tamamen ayrı bir yapı gösterirler. Renksiz bir mantar hifinde oluşan tallusun yapısına algin katılması sonucu ortaya renkli klorofilli olan yepyeni autotrof bir birlik çıkar. Doğada yürürken, canlı ağaç gövdeleri ya da dallarının, devrik ağaç kütüklerinin, çitlerin veya kayaların üzerindeki oluşumlar dikkatimizi çeker. Bazen çalılar gibi dik duran, Noel süsleri gibi ağaç dallarından asılabilen veya bir kaya üzerinde sarı veya kırmızıdan duman beyazı veya griye kadar çok çeşitli renklerde bir çamur izi gibi karşımıza çıkabilirler. Bazılarının boyu birkaç milimetreden küçük, bazıları ise metrelerce uzunlukta olabilir. Alg ve mantar liken içinde karşılıklı faydalanmaya dayanan iyi bir iş birliği içerisindedir. Mantarlar klorofilleri olmadığı için kendi besinlerini üretemezler ve tıpkı hayvanların yaptıkları gibi besinlerini dışarıdan almak zorundadırlar. Alg, mantara yaptığı fotosentez ürünlerini, mantar da alg'e üzerinde bulunduğu ortamdan sağladığı su ve besin tuzlarını verir. Mantar aynı zamanda likeni, bulunduğu yere sabitler. Mantar bir liken tallusunda baskın üyedir. Likenlerin parfüm yapımında yararlanılan türleri de vardır. Bu likenler parfüm içinde tek başlarına değil bir karışım halinde kullanılırlar. Bileşimine girdiği parfüme hoş bir koku verirler. Likenler; besin, tıbbı amaçlı, deri tabaklama, boyama, zehir olarak, bira yapımında, distilasyon alanında, parfümeri ve kozmetik alanında kullanılmaktadır. Bugün likenlerden elde edilen pek çok antibiyotik madde tespit edilmiştir. Likenlerin bazıları acı tatlarından dolayı humma nöbetlerinde kullanılmıştır. Bunların yanında saç dökülmelerini önlemek veya saç çıkmasını sağlamanın yanı sıra verem hastalığında ve epilepside de kullanılmıştır. Güzelliklerine rağmen likenlerin gelişimi her yerde hoş karşılanmaz. Asırlar önce yapılmış tarihi eserler, kaya oymaları ve resimleri uygun ortamlarda likenlerle kaplanabilirler. Bu arkeolojik ve kültürel hazinelerin korunması için likenlerin uzaklaştırılmaları ve geri dönüşlerinin önlenmesi gerekir. Ağaç kabuklarında gelişen likenler ağaçlara doğrudan zarar vermezler. Bu sebeple uzaklaştırılmalarına gerek yoktur.