özgün değer

Araştırma gemileri ile ilgili Türkiye'de daha önce literatürde yapılan çalışmalar ve yapılan yayınlar araştırma gemilerinin teknik özellikleri, işletilmesi, kullanım alanları enerji politikaları ve krizler özelindeki faaliyetler üzerinde yoğunlaşmaktadır (Danışman ve Yalçın, 2012; Yalçın ve Danışman, 2012; Sandıklı ve Kaya, 2012; Katman, 2013; Nomak ve Çiçek, 2013; Peker vd., 2019; Kökyay, 2019; Kökyay, 2020; Avcı, 2021; Kökyay, 2021; Şen ve Açıkgöz, 2022). Türkiye ile Yunanistan arasında uzun süredir çekişmeli konulardan biri olan Ege Denizindeki kıta sahanlığı ve kara suları ile bağlı konularda yaşanan anlaşmazlıkların Türk ve Yunan tarafında nasıl anlaşıldıklarına meseleye kendi açılarından nasıl yaklaştıkları yönünde bir çok çalışma bulunmaktadır (Karl, 1977; Wilson, 1979; Gross ve Gross, 1984; Katsoufros, 1986; Dyke, 2005; Kassimeris, 2008; Yavas, 2013). 

Danışman ve Yalçın (2012) kurumların araştırma gemilerini nasıl işlettikleri ve finansman kaynağının nasıl sağlandığına ilişkin veriler yardımıyla araştırma gemilerine mali kaynak sağlanması ve işletme modelleri üzerine inceleme yapmışlardır. Yalçın ve Danışman (2012) yaptıkları çalışma ile ülkemiz kamu kurum ve kuruluşlarına ait 21 adet araştırma gemisinin teknik özellikleri ile ABD ve AB ülkeleri araştırma gemisi filosu incelenmiştir. Elde edilen veriler yardımıyla sahip olduğumuz gemilerin yeterlilikleri ve eksiklikleri ile araştırma gemilerinin sahip olması gereken temel özellikler tartışılmıştır. 

Sandıklı ve Kaya (2012) yaptıkları çalışmada Ege sorunlarının tarihsel süreç içinde Türkiye ve Yunanistan tarafından algılanması ve anlamlandırılmasının farklı uluslararası ilişkiler yaklaşımlarının etkisinde kaldığı şeklinde yorumlamışlardır. Buradan hareketle tarafların Ege’deki ikili uyuşmazlıkların çözümüne yönelik olarak değişik dönemlerde çatışma veya diplomasi seçeneklerine başvurduklarını ifade etmişlerdir. 

Katman (2013) Doğu Akdeniz’de enerji kaynaklarının paylaşımı konusunda yaşanan gelişmelerin Kıbrıs meselesi dahil olmak üzere bölgede oynanan satrançta nasıl paradigma değişikliğine yol açtığını irdelemiştir. Yapılan değerlendirmeler neticesinde Akdeniz’de aslında Yunanistan-Kıbrıs-İsrail-Türkiye eksenli bir satranç tahtasının da ötesinde aktörlerin önemli rol oynadığı değerlendirilmiştir.

Diğer yandan Nomak vd (2013) yakın gelecekte kurulması planlanan Antarktika Türk Bilim Üssü’nün lojistik ihtiyaçlarının milli imkânlarla karşılanması ve gerçekleştirilecek araştırmaların çeşitliliğinin artırılması için hızlı bir şekilde gerekli fon ayrılarak ihtiyaç duyulan araştırma gemisine yönelik tasarım ve fizibilite çalışmalarına başlanması gerektiğini vurgulamıştır.

Türkiye GKRY’nin küresel ölçekteki şirketlerle gerçekleştirdiği çalışmalara kendi imkânları ile cevap verebilmek 2010’lu yıllardan sonra araştırma ve sondaj gemilerini envanterine katarak Doğu Akdeniz’in uluslararası hukuka göre Kıbrıs Türklerine ve Türkiye’ye ait deniz yetki alanlarındaki politikalarda dengeyi sağlama yolunda adım atmıştır (Kökyay, 2019).
Peker vd. (2019) yaptıkları çalışma ile Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de Türk Donanmasının bayrak göstermesi, aktif sondaj çalışmalarına başlanması yanında diğer gayri resmi sondaj faaliyetlerinin engellenmesi ile taraf ülkeleri masaya oturmaya zorlayarak AB gibi taraflı olduğuna inanılan bir kuruluşu dengelemek istediğini vurgulamıştır.

Kökyay (2020) Türkiye’nin Doğu Akdeniz enerji politikası neorealist yaklaşımla analiz ederek, Türk dış politikasının belirli bir bölümünü teorik açıdan incelemiş ve uluslararası ilişkiler disiplinine katkı sağlamaya çalışmıştır. Bu kapsamda Doğu Akdeniz’deki siyasal gelişmeler ele alınmış ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz enerji politikası analiz edilmiştir.

Kökyay (2021) GKRY’nin 1963 sonrası oluşturmaya çalıştığı hidrokarbon mevzuatı, deniz yetki alanlarını belirlemeye yönelik gayretleri, uluslararası şirketlerin bölgeye dahil olmasını sağlayan hidrokarbon ihalelerini, Türkiye ile KKTC’nin geliştirdiği karşı adımlara reaksiyonu ve ABD ile AB’nin yaklaşımlarını incelemiştir.

Şen ve Açıkgöz (2022) teoriye dayalı bir dış politika analizi çalışması gerçekleştirerek Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon rezervlerinin keşfini takip eden 2009-2020 yılları arasında Türkiye’nin bölgeye yönelik dış politika yaklaşımını incelemişlerdir.

Doğrudan araştırma ve sondaj gemilerinin uluslararası ilişkilere ve dış politikaya etkisini inceleyen bir çalışmaya rastlanılmamıştır. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu dönemi için araştırma gemilerine yönelik literatürde boşluk bulunmaktadır. Bu nedenle, araştırma gemilerinin politika yapım sürecine olan etkisi konusunda önerilen bu proje çalışması, mevcut araştırmalardan farklı bir perspektif sunacak olması nedeniyle yenilikçi ve özgün bir çalışmadır. 

Yukarıda değinilen Kökyay (2019), Peker vd. (2019) yaptığı çalışmalarda değinilen araştırma ve sondaj gemilerinin Akdeniz’de enerji kaynaklarının aranmasına yönelik faaliyetlerde kullanılmasının dış politika açısından oldukça yararlı olduğunu, denge sağlamak üzere kullanılması gerektiğini vurgulaması hususları önerilen proje çalışması ile olan benzerliklerini göstermektedir. Ayrıca Nomak vd. (2013) yine gelecekte yapılacak Antartika Türk Bilim üssünde araştırma gemilerinin kullanılması için bir an önce fizibilite çalışmalarına başlanması gerektiği hususu da proje önerisiyle benzer öngörüye paylaşmaktadır. Mevcut proje önerisi, önceki çalışmaların aksine, araştırma ve sondaj gemilerinin dış politikadaki etkinliğindeki başat rolünü araştıracaktır. Bu bağlamda, araştırma ve sondaj gemilerinin politika yapıcılara nasıl veri sağladığı, bu verilerin nasıl kullanıldığı ve dış politika kararlarının nasıl şekillendiği de dahil olmak üzere konuya dair özgün ve yenilikçi bir bakış açısı sunacaktır. Böylece bu araştırma projesi araştırma gemilerinin politika yapım sürecine olan etkisi konusunda önceki çalışmalarda değinilmeyen eksiklerinin giderilmesi için daha kapsamlı bir inceleme yapmayı hedeflemektedir. 

Bu çalışma, aynı zamanda, Osmanlı İmparatorluğu döneminden günümüze kadar uzanan tarihsel bir bakış açısı sunacaktır. Ayrıca hem Osmanlı İmparatorluğu hem de Türkiye Cumhuriyeti dönemleri için araştırma gemilerinin politika yapıcılara veri sunma becerisi değerlendirilerek karşılaştırma imkânı sunacak olması nedeniyle de önerilen proje ilk defa yapılacak olup özgün ve yenilikçi yönü olan bir çalışmadır. Bu nedenle önerilen projede, mevcut araştırmalardan farklı ve daha kapsamlı bir inceleme yapılması hedeflendiğinden tarihi derinliği olan kapsamlı ve öncül bir çalışma olacaktır.

Sonuç olarak, dış politika kararlarının şekillenmesinde araştırma gemilerinin rolü konusundaki önceki çalışmaların eksiklerini giderecek olması, özellikle Osmanlı İmparatorluğu dönemi için öncül bir çalışma sunacak olması, Türkiye Cumhuriyeti dönemi için de yeni bir bakış açısı sunarak daha kapsamlı bir inceleme yapmayı hedeflemesi nedenleriyle önerilen bu proje çalışması yenilikçi yönü olan daha net bir ilerleme sunacaktır.